Peren Birsaygılı Mut, Kitabını ve Filistin Direniş Edebiyatı'nı Anlattı

Yazıcı-dostu sürüm

Kudüs Yunus Emre Türk Kültür Merkezi, Filistin Direniş Edebiyatı hakkında oldukça önemli bir kitaba imza atan yazar Peren Birsaygılı Mut ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Kudüs Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Müdürü Reha Ermumcu moderatörlüğünde gerçekleşen keyifli söyleşide Mut, “Zeytin Ağaçları Arasında:  Filistin Edebiyatından Portreler” kitabını yazma fikri, süreci ve kitaba konu olmuş Filistin Direniş Edebiyatı yazarlarının az bilinen özelliklerine değindi.

 

Kudüs Başkonsolosluğu Yunus Emre Türk Kültür Merkezi, “Zeytin Ağaçları Arasında: Filistin Edebiyatından Portreler” kitabının yazarı Peren Birsaygılı Mut’u ağırladı. Kudüs Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Müdürü Reha Ermumcu moderatörlüğünde 2 Temmuz Perşembe günü gerçekleşen keyifli sohbette Peren Birsaygılı Mut, kitabının ortaya çıkış süreci ve kitaba konu olan Filistin Direniş Edebiyatı yazarları hakkında çok bilinmeyen ayrıntıları anlattı. Kitabının altyapısını oluşturan ve TRT Belgesel kanalında 2016’da yayınlanan “Sürgündeki Sevda Filistin” belgeselinin gelişme sürecinden de bahseden Mut, Filistin Direniş Edebiyatı’nın çıkış hikâyesi ve dünya edebiyatındaki yerinden bahsetti.

Reha Ermumcu’nun kitabın fikrinin nasıl geliştiğine dair sorusuna Mut, lise  yıllarından beri dünya edebiyatına merakı olduğunu ve Rus, Fransız, İngiliz, Latin edebiyatından birçok yazarı okuduğunu söyledi. Peren Birsaygılı Mut dünya edebiyatına ilgisi, edebiyatın hayal dünyası üzerindeki gücü ve kitabın doğuş hikâyesinden şöyle bahsetti:

Peren Birsaygılı Mut: Filistin halkı ve Filistin, bize bu kadar yakın olmasına rağmen Filistin edebiyatı hakkında çok az bilgi sahibi olduğumun farkına vardım. Bu kadar yakın olmamıza rağmen Filistin edebiyatına dair bilgimin sınırlı olması beni böyle bir serüvenin içine attı.

“Büyük kalemler sadece edebi anlamda beni etkilemekle kalmayıp, gidip göremediğim yerleri beni götürüyorlardı. Kahire’ye gitmemiştim ama Necip Mahfuz’un kaleminden Kahire’nin arka sokaklarını dolaşıyordum. Ya da Cengiz Aytmatov sayesinde Kırgız halkının kültürünü öğreniyor, sofralarına oturuyor ve yaşadıklarını daha yakından görüyordum. Bu okuma sebebim içerisinde bir gerçekle aslında yüzleştim. Filistin halkı ve Filistin, bize bu kadar yakın olmasına rağmen Filistin edebiyatı hakkında çok az bilgi sahibi olduğumun farkına vardım. Dünyada çok fazla mensubu olan o kocaman ailenin kalbinde büyük bir yere sahip Filistin. Portakal bahçelerinin ve zeytin ağaçlarının kadim ülkesi. Bu kadar yakın olmamıza rağmen Filistin edebiyatına dair bilgimin sınırlı olması beni böyle bir serüvenin içine attı. Bir halkı tanımak için onun edebiyatını bilmek gerekiyor. Bu yola 5 bölümlü bir belgesel planıyla koyulduk. Belgesel metinlerini yazarak başladım… Biraz daha derinleştirmeye başladım kitabı. Yaklaşık 2,5-3 yıl çalıştıktan sonra kitap ortaya çıktı.”

Gassan Kanafani

Filistin direniş edebiyatının anlatıldığı "Sürgündeki Sevda Filistin" isimli belgeselin TRT Belgesel televizyon kanalında yayınladıklarını anlatan Mut, 5 ayrı edebiyatçının hayat hikayesini izleyiciye aktarmaya çalıştıklarını söyledi.

“Bu kitapta benim adım görünüyor ama çok geniş bir destek sayesinde ortaya çıktı.” diyen Mut, kitapta hikayeleri anlatılan Filistinli edebiyatçılardan çeviriler yapan Prof. Dr. Mehmet Hakkı Suçin ve rahmetli Filistin Başkonsolsusu Abdülkerim Hatip’in de aralarında bulunduğu, kitapta emeğe geçen herkese teşekkür etti.

Reha Ermumcu, Filistin edebiyatına dair Peren Birsaygılı Mut’un kitabına benzer yoğun emek harcanmış eserlerin Türkçe’de oldukça nadir olduğuna değindi. Mut ise Türkiye’de Filistin edebiyatına dair ilginin biraz az olduğunu ve bu kitabı yazarak bu ilgiyi biraz yükseltmek istediğini dile getirdi.

FİLİSTİN DİRENİŞ EDEBİYATININ YILDIZLARI

Mahmud Derviş

Filistinli Karikatürist Naci el-Ali, Filistinli gazeteci, yazar ve aktivist Gassan Kanafani, şair Mahmud Derviş, yazar ve şair Fedva Tukan ve Filistinli Şair Semih el-Kasım kitapta yer alıyor.

Peren Birsaygılı Mut da kitabında yer alan Filistinli edebiyatçılardan bazılarına söyleşi sırasında değindi.

 

HANZALA HALA FİLİSTİN DİRENİŞİ’NİN SEMBOLÜ

Peren Birsaygılı Mut, Naci el-Ali’nin Filistin'de yaşananlara sessiz kalmasından ötürü bir küskünlüğün ifadesi olarak sürekli sırtı dönük halde resmettiği Hanzala'nın Filistin Direnişi’nin en büyük sembollerinden biri olduğunu söyledi. Reha Ermumcu, Londra’da genç yaşta bir suikasta kurban giden Naci el-Ali’nin karikatürlerinin Arap dünyasında halen oldukça etkili olduğuna dikkat çekti. Mut ise Hanzala karakterinin elinde sadece taş ve sopayla birlikte otomatik silahla donanmış zalime karşı direnişin sembolü olduğunu belirtti. Mut ayrıca Naci el-Ali’nin Fatma, Ez Zelem (İyi Adam) ve kötü adam gibi çizdiği diğer karakterlere de dikkat çekti. 

VURULAN KIZINI KİLOMETRELERCE KUCAĞINDA TAŞIMIŞTI

Naci el-Ali

Kitabını yazma sürecinde Naci el-Ali’nin akrabalarıyla görüşen Mut, yazarın hayatına dair az bilinen ayrıntıları seyircilerle paylaştı. Naci el-Ali’nin eşiyle yaptığı sohbetlerde, Ali’nin ve eşinin evlilik hikâyesini öğrendiğini söyledi. Mut, Naci el-Ali ve eşinin o zamanlar birbirini seven iki ailenin çocuğu olduğunu ve kampta evlendiğini anlattı. Mut, Naci-Ali’nin son yıllarında kampta kaldığı dönemde yaşadığı acı hatıralara da değindi.

 

 

Naci el-Ali: Şimdi çocuk olanlar bir gün geldiğinde bizi daha iyi anlayacak ve Hanzala’nın sesinin daha fazla insana ulaşması için çalışacaklar.

Naci el-Ali'nin yakınlarından hatıralarını dinleyen Mut, kampta kaldığı sırada, bir gece kızı vurulan Ali’nin kızını 3-4 kilometre koşarak kucağında hastaneye taşıdığını ve Ali’nin kızının Beyrutlu doktorların özverisiyle kurtulduğunu anlattı. Mut, ayrıca karikatüristin arkadaşlarından birinin de kendisine Naci el-Ali’nin “Şimdi çocuk olanlar bir gün geldiğinde bizi daha iyi anlayacak ve Hanzala’nın sesinin daha fazla insana ulaşması için çalışacaklar” dediğini aktardı.

FİLİSTİN DİRENİŞ EDEBİYATI’NIN İLK KADIN ŞAİRİ: FEDVA TUKAN

Peren Birsaygılı Mut, Filistin Direniş Edebiyatı’nın ilk kadın şairi Fedva Tukan’dan şöyle bahsetti:

Fedva Tukan ve abisi İbrahim Tukan 

“Filistin Direniş Edebiyatı’nın ilk kadın şairi Fedva Tukan… O dönem sadece Arap dünyasında değil kadının şiir yazmasının çok da alışılmış olmadığı dönemlerde Fedva Tukan Filistin’de kadının gücünü gösteren çok büyük bir sembol haline geliyor. Abisi İbrahim Tukan’ın yardımıyla şiir yazmaya başlıyor.”

ŞİİR YAZMAYI ABİSİNDEN ÖĞRENMİŞTİ

Mut, Fedva Tukan’ın Londra’da eğitim aldığını ancak orada yaşamaya devam etmediğini söyleyerek şöyle konuştu: “Çocuklarını Londra’da da yetiştirebilirdi. Ama Fedva Tukan bunu yapmamış ve ülkesine dönmüş. Filsitin’in çok zor zamanlar geçirdiği bir dönemde, hiç tereddüt etmeden vatanına dönmüş. İkinci İntifada’ya katılarak Filistinli kadının gücünü göstermiş çok nadir sembollerden birisidir.”  Mut, Fedva Tukan’ın şiire başlama öyküsünü şöyle anlatıyor:

“Fedva Tukan okula giderken, o zamanlar okulu eve yakın olduğu için yürüyerek gidiyordu okula, bir çocuk peşine takılıyor. Hep okula giderken arkasında onu görüyor, mahalledeki oğlanlardan birisi. Böyle 15-20 gün gittikten sonra çocuk Fedva Tukan’a bir çiçek veriyor. O esnada Fedva Tukan’ın büyük abisi bu durumu görüyor, babasına söylüyor. Fedva Tukan’a ev hapsi veriliyor. Fedva Tukan ev hapsinde şiir yazmaya başlıyor. Fedva Tukan’ın abisi İbrahim Tukan da Filisin’in en büyük şairlerinden birisidir. Duygularını İbrahim Tukan ile paylaştığında, İbrahim Tukan onun yazdıklarını görüyor. Ona şiir yazmayı öğretiyor.”

'SEN BENİM HAPİSHANEMİ DERSLİĞE ÇEVİRMİŞTİN'

Fedva Tukan

İbrahim Tukan’ın Beyrut’a sürgüne gönderildikten sonra abi-kardeşin mektuplaşmaya başladığını belirten Mut Fatma Tukan’ın şiirdeki yolculuğunu ve genç yaşta vefat eden abisine olan özlemini şöyle dile getiriyor:

“Fatma Tukan şiirlerini abisine gönderiyor. Sonra yazdığı şiirlerden birinin abisi adına bastırıldığını, ünlü önemli bir dergide Beyrut’ta çıktığını görüyor. Abisi çok genç yaşta Kudüs’te hayatını kaybetmişti. Fedva Tukan, abisi ardından şöyle söylüyor:

‘Sen benim hapishanemi dersliğe çevirmiştin. Sen benim bahçemi gül bahçesine çevirmiştin.’ Hatta kabirleri de bir arada Nablus’ta.”

Reha Ermumcu İbrahim Tukan’n Filistin’in en büyük şairlerinden olduğuna değinirken, Peren Birsaygılı Mut ise İbrahim Tukan’ın 1936-1939 yılları arasındaki Arap Ayaklanmaları sırasında İngilizlere karşı olduğu için Beyrut’a sürgüne gönderildiğini hatırlattı. Mut, ayrıca Tukan kardeşlerin babasının da işgal karşıtı olduğu için birkaç kez hapse gittiğini söyledi.

 

 

'BENİM ROL MODELİM'

Fedva Tukan'dan abisi İbrahim'e: ‘Sen benim hapishanemi dersliğe çevirmiştin. Sen benim bahçemi gül bahçesine çevirmiştin.’ 

Mut 1967 İntifadası olduğu sırada Londra’dan dönen Fedva Tukan’ın bu yıllarda yaşanan zorlukları yazdığını söylüyor. Fetva Tukan’ın çevresi tarafından da oldukça sevilen bir şahsiyet olduğunu belirten Mut, “Fetva Tukan’ı kendime rol model olarak almaya çalışıyorum. Allah bütün kadınlara Fetva Tukan gibi haysiyetli, onurlu, cesur ve son ana kadar hiç durmayan bir hayat nasip etsin inşallah. Ben Fetva Tukan’ın ülkemizde tanınması gerektiğini düşünüyorum.

TUTUKLANDIĞI HAPİSHANEYE TÜM DÜNYA TELGRAF YAĞDIRDI

Peren Birsaygılı Mut, Semih el Kasım’ın “Filistin Direnişi’nin en önemli şairlerinden biri olduğundan söz etti. Mut, şairin bu yönünden şöyle bahsetti:

Semih el-Kasım

“Semih el Kasım şöyle der: ‘Filistin’de şair ve kahraman aslında ikiz  kardeş gibidir. Semih el Kasım aslında Dürzidir. İsrail ordusunda askerlik yapmayı reddeden ilk vicdani retçi Dürzidir. Dönemin başbakanına mektup yazıyor ve ‘Ben şairim şiir yazmak için varım’ diyor. O yüzden hapis yatmıştı. Dünya entellektüelleri arasında çok yakın dostları vardır.”

Semilh el-Kasım’ın hitabet gücünün oldukça fazla olduğuna değinen Mut, edebiyatın birçok türünde eserler olduğuna şöyle değindi:

“Ayaklı edebiyat kütüphanesi derler Semih el-Kasım için. Tüm türleri kullanmış. Kaside yazmış, kısa kaside yazmış, şiirleri var, hikayeleri var, tiyatro oyunları var, yeni bir kaside türü icat etmiş, oluşturmuş kendine göre. Gerçekten şiirlerinde müthiş bir dinamizmi ve müthiş bir ateşleyici gücü olan bir şair.

Mut: Semih el-Kasım kitaplarından biri nedeniyle tutuklandığında, öyle bir etkisi var ki o zaman, tutuklandığı yere tüm dünyadan 180’den fazla telgraf gelmiş, bütün dünya ülkelerinden. Jean Paul Sartre’dan John Berger’e, Latin Amerika’dan, Orta Asya’dan telgraf yağmış.

Reha Ermumcu, Semih el Kasım’ın, şiiri hem güzel yazan hem de güzel okuyan nadir şairlerden biri olduğuna değindi. Kasım’ın dünya genelinde müthiş bir şöhreti olduğunu belirten Peren Birsaygılı Mut, “Semih el-Kasım kitaplarından biri nedeniyle tutuklandığında, öyle bir etkisi var ki o zaman, tutuklandığı yere tüm dünyadan 180’den fazla telgraf gelmiş, bütün dünya ülkelerinden. Jean Paul Sartre’dan John Berger’e, Latin Amerika’dan, Orta Asya’dan telgraf yağmış.” dedi.

Mut haklı bir davaya bağlı sözün gücünün etkisinin devam ettiğini ve gelecek nesillere aktarıldığını da vurguladı.

Mut: Boş bir tuval düşündüğümüzde, Filistinli edebiyatçılar aynı resmi farklı fırça darbeleriyle farklı renklerle yüzlerce binlerce kez bize çizmişler. Böyle bir etkisi var Filistin edebiyatının vatan ve özgürlük kavramları üzerinde.

Reha Ermumcu’nun “Filistin edebiyatını tasvir etmek mümkün mü? Çünkü diğer edebiyatlara kıyaslarsak Filistin edebiyatının kendine özgü bir karakteristiği var.” sorusuna yönelik olaraksa Mut, Filistin edebiyatı denince akla vatan ve özgürlük kavramlarının geldiğini belirtti. Bu iki kavramın Filistin edebiyatında çok çeşitli imgeler olarak çıktığının altını çizen ünlü yazar, “Boş bir tuval düşündüğümüzde, Filistinli edebiyatçılar aynı resmi farklı fırça darbeleriyle farklı renklerle yüzlerce binlerce kez bize çizmişler. Böyle bir etkisi var Filistin edebiyatının vatan ve özgürlük kavramları üzerinde.” dedi.

Ermumcu’nun birçok Filistinli şairin vatanlarından uzakta vefat ettiğine ve bu durumun büyük bir vatan özlemini doğurduğuna dikkat çekmesinin arından Mut, Filistin Direniş Edebiyatı şairleri ve yazarlarının davalarına yurtdışında var gücüyle hizmet ettiklerini şöyle dile getirdi:

“Gittikleri ülkelerde de müthiş bir diaspora yapıyorlar, Filistin davasını anlatmaktaki büyük ustalıklarıyla. Zaten hiç boş durmamışlar. Gazeteler, dergiler çıkarıyorlar, eserler kaleme almaya devam ediyorlar.”

Filistin’in daha fazla tanınması gerektiğini belirten Reha Ermumcu, koronavirüs salgını bitince Ramallah’taki Mahmut Derviş müzesini muhakkak ziyaret edilmesi ve Fedva Tukan gibi diğer yazarların kabirlerinin muhakkak görülmesi gerektiğini dile getirdi. Filistin’e yapılan kültür turlarının genişletilmesi gerektiğini belirten Ermumcu, “İnşallah bir vesile de olmuş olur bu program, Kudüs’e, El Halil’e, Beytüllahim’e, Erira’ya giden Türk turistler aynı zamanda Ramalah’a da, Nablus’a da, Cenin’e de ve farklı farklı şehirlere giderler.” dedi.

EDEBİYAT, FİLİSTİN İLE TÜRKİYE ARASINDA KÖPRÜ OLMALI 

Türkiye ile Filistin arasındaki köklü tarihi bağlara dikkat çeken Mut, “Filistin ve Türkiye halkları arasında zaten tarihle bir bağ var. Birbirini çok seven iki milletiz. Edebiyatın da aramızda köprü olması gerektiğine inanıyorum. Sadece bizlerin değil, Çocuklarımıza da Mahmud Derviş'lerin, Fetva Tukan’ların, Semih el-Kasım’ın şiirlerini okumalıyız. Hepimizin en azından bazı şiirlerini ezbere okumamız gerektiğine inanıyorum. O anlamda Filistin halkını çok şanslı buluyorum, bu kadar güçlü bir edebiyat, bu kadar iyi edebiyatçılar çıkardıkları ve yetiştirdikleri için.”

YENİ KİTAP YOLDA

Mut, Filistin’deki 1936-1939 yıllarındaki isyanda etkili olan kültürel aktörler hakkında bir kitap hazırlığında olduğunu belirtti. 1936-39 yıllarındaki isyanın bazı tarihçiler tarafından "İntifada" olarak adlandırıldığına dikkat çeken Mut, kadınların bu dönemdeki rolü konusunun ilgisini çektiğini söyledi.

 

Diğer Etkinlikler

Yunus Emre Enstitüsü ve Turkuvaz Medya Grubu bünyesinde bulunan Lacivert Dergi iş birliğinde dünyanın farklı...

Toronto Yunus Emre Enstitüsü tarafından Mehmet Akif Ersoy’u Anma Haftası kapsamında “Mehmet Akif, Şiir, Hafıza ve...

Bakü Yunus Emre Enstitüsünün girişimleriyle ve destekleriyle, Azerbaycan Millî İlimler Akademisi (AMİA) bünyesinde “...

İran’ın başkenti Tahran’da, Mevlâna Celaleddin-i Rumi’nin vefatının 750. yılı ve 2023 Mevlâna Yılı dolayısıyla Şebiarus...