“Türk Dizilerinin Türkçeye ve Türk Kültürüne Yakınlaştırıcı Etkisi” Programı Düzenlendi

Yazıcı-dostu sürüm

Yunus Emre Enstitüsü, yurtdışında büyük hayran kitlelerine sahip Türk dizilerinin Türkiye’yi ve Türk kültürünü dünya kamuoyunda tanıtma konusunda gösterdiği etkiyi irdelemek üzere 7 Haziran 2022 tarihinde önemli bir programa imza attı. "Türk Dizilerinin Türkçe ve Türk Kültürünü Yakınlaştırıcı Etkisi" başlıklı program T.C. Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla Yunus Emre Enstitüsünde (YEE) düzenlendi.

Bakanı Ersoy, programda yaptığı konuşmada, Türk dilinin korunması, geliştirilmesi ve etki gücünün arttırılması adına yaptıkları çalışmalar nedeniyle Yunus Emre Enstitüsünü ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulunu (RTÜK) tebrik ederek başladı.

“DİLİ KORUMAK VARLIĞI KORUMAKTIR”

1987 yılında dünyaya gözlerini yuman ünlü Türk düşünürü, sosyolog ve yazar Cemil Meriç'in 13 Haziran'da vefatının yıl dönümü olduğunu hatırlatan Ersoy, "Türk düşünce hayatının bu büyük ismini buradan huzurlarınızda bir kez daha rahmetle anıyorum. Üstat, 'Kamus bir milletin namusudur. Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır' diyerek dilin millet olma vasfını sağlayan en önemli unsur olduğunu açık bir şekilde ifade etmiştir." diye konuştu.

Ersoy, dili korumanın varlığı korumak anlamına geldiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz hayatımızı bu dil sayesinde anlamlandırırız. Mimarinin, şiirin, romanın, musikinin, kültür ve sanat dünyamızın temelini kuran bizim dilimizdir. İşte o yüzden Cemil Meriç bunun bir namus meselesi olduğunu belirtiyor. Dili korumak bizim sadece tarihimize ve geçmişimize karşı değil aynı zamanda bugünümüze ve geleceğimize karşı da olan sorumluluğumuzdur. Dili korumak demek, kültürü, sanatı, hafızayı ve kendimizi korumak demektir."

Son zamanlarda özellikle dijital alanda yaşanan gelişmelerin etkisini artırmasının ve bu alanlarda kullanılan üslubun, Türk dilini dejenere eden bir yanı olduğuna dikkati çeken Ersoy, buna karşı dikkatli olmak ve kimliği belirleyen dille ilgili gereken önlemleri almak gerektiğini vurguladı.

Ersoy, Yunus Emre Enstitüsünde ve RTÜK'ün bir araya gelerek farklı ülkelerde "Dijital Çağda Medya Okuryazarlığı ve Türkçe" başlığıyla düzenledikleri programların, dilin sınırları aşan bir etkiye kavuşmasına önemli katkılar sağladığını ifade etti.

"ANADOLU'DA MAYALANAN HOŞGÖRÜ İKLİMİNİ DÜNYAYA ANLATMAK ZORUNDAYIZ"

Bakan Ersoy: Küresel adaletin sağlanması hususunda, barışın, kardeşliğin, insan hak ve özgürlüklerine uygun bir yaşamın tesis edilmesi adına Türkiye'nin sesinin dünyanın dört bir yanına ulaştırılması gerekiyor. Türk kültürünü, Anadolu'da mayalanan hoşgörü iklimini dünyaya tanıtmak ve anlatmak zorundayız. Bu konuda, kültürümüzün daha geniş kesimlere ulaştırılması hususunda Türk dizi ve filmlerinin büyük bir önem taşıdığına inanıyorum.

İnsanlığın içinden geçtiği zor koşullar karşısında Türkiye'nin üstlendiği misyonun son derece önemli olduğuna işaret eden Ersoy, şu ifadeleri kullandı:

"Küresel adaletin sağlanması hususunda, barışın, kardeşliğin, insan hak ve özgürlüklerine uygun bir yaşamın tesis edilmesi adına Türkiye'nin sesinin dünyanın dört bir yanına ulaştırılması gerekiyor. Türk kültürünü, Anadolu'da mayalanan hoşgörü iklimini dünyaya tanıtmak ve anlatmak zorundayız. Bu konuda, kültürümüzün daha geniş kesimlere ulaştırılması hususunda Türk dizi ve filmlerinin büyük bir önem taşıdığına inanıyorum."

Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak Türk dizilerinin dünyanın çeşitli coğrafyalarında yayınlanması için çok ciddi çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirten Ersoy, "Bu emeklerimizin karşılığı olarak dizilerimiz şu anda 150'den fazla ülkede izleniyor. Dünyada Amerika'dan sonra en fazla dizi film ihraç eden ülke Türkiye'dir." dedi. 

"TÜRK KÜLTÜRÜNÜN VE DEĞERLERİNİN ÖĞRENİLMESİ AÇISINDAN DA ÖNEMLİ"

Ersoy, bu kapsamda Yunus Emre Enstitüsünde ile RTÜK'ün Türk dizilerinin Türkçe ve Türk kültürüne yakınlaştırıcı etkisini araştırmak amacıyla yürüttüğü "Türk Dizileri ve Türkçe" başlıklı saha araştırmasına ilişkin bulguların yapılan işlerin ne denli önemli olduğunu ortaya koyduğunu dile getirdi.

Saha araştırmasının 125 ülkeden yaklaşık 5 bin kişinin katılımıyla yapıldığını bildiren Ersoy, şu bilgileri paylaştı:

"Saha araştırmasına katılanların büyük bir kısmı, kendilerini Türkçe öğrenmeye iten temel motivasyonun Türk dizileri olduğunu belirtmektedirler. Katılımcılar, dil eğitimlerinde Türkçe dizileri izlemelerinin daha hızlı konuşma, konuşulanı anlama, kelimeleri doğru telaffuz etme, kelimelerin günlük yaşamda nasıl kullanıldığını öğrenme gibi birtakım somut katkıları olduğunu ifade ederken çok daha önemli bir noktanın da altını çizmektedirler. Katılımcılar, Türk dizilerinin aynı zamanda Türk kültürünün ve değerlerinin öğrenilmesi açısından da önemli katkılar sağladığını dile getiriyorlar. Uzun yıllar boyunca Hollywood yapımları sayesinde farklı coğrafyalarda ilgi duyulan kültür Amerikan kültürüyken bugün dünya halkları Türk dizileri sayesinde Türk kültürünü merak etmeye başlıyor."

Bakan Ersoy, ayrıca saha çalışmasının sonuçlarının yansımalarını akademide ve dizi sektörü başta olmak üzere farklı alanlarda görmeyi umduğunu ifade etti.

"BU SONUÇLARIN İYİ ANLATILMASI GEREKİYOR"

Ersoy, Türk dizilerine yönelik ilginin sadece kültürel bir merakın gelişmesine değil aynı zamanda ekonomik açıdan da Türkiye'ye çok ciddi katkılar sağladığını, buna bağlı olarak dizi ihracatındaki hedeflerin de daha yukarılara çekildiğini kaydetti.

Dizi çekimlerinin gerçekleştiği mekanların Anadolu'nun birçok farklı noktasına izleyicilerin dikkatini çektiğini ve Türkiye'ye gelen turist sayısının artmasına da katkı sağladığını anlatan Ersoy, çalışmada emeği olan herkese teşekkür etti.

Ortaya çok önemli bir çalışma konulduğunu belirten Ersoy, "Bu konuda bir hususun altını çizmek istiyorum; bu sonuçların, akademide, medyada ve kamuoyunda iyi anlatılması gerekiyor. Belki bunun için özel bir çalışma yapılması gerekebilir." diye konuştu.

Ersoy, Yunus Emre Enstitüsünde Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamında, izlenime sunulan "Türk Evi" ve "Türk Dili Tarihi" sergilerinde önemli içerikler yer aldığını vurgulayarak, emeği geçenlere teşekkürlerini iletti.

"İHRAÇ DEĞERİ 800 MİLYON DOLARA ULAŞMIŞ DURUMDA"

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ise Türk dizilerinin ve yapımlarının gücüne inandıklarını belirterek, "Engelleri ortadan kaldırmaya çalıştık. Bundan sonraki süreçte yapımcılarımıza ve oyuncularımıza görev düşmekte. Türkiye'nin sesini, kültürünü, nefesini yurt dışında daha uzak yerlere taşıyacak yapımları bekliyoruz. Biz her türlü desteğe hazırız." diye konuştu.

Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş de Türk dizilerinin dünya pazarında önemli bir yer tuttuğunun altını çizerek, "Birkaç yıl önce 300 milyon dolar gibi bir ihraç değeri varken bugün 800 milyon dolara ulaşmış durumda." ifadesini kullandı.

Bu arada Bakan Ersoy, Yunus Emre Enstitüsünde bahçesindeki etkinlik alanına geldikten bir süre sonra kuvvetli dolu başladı. Protokol üyeleri Enstitü binasına geçerek, yağışın dinmesini bekledi.

"TÜRK DİZİLERİNİ BİRLİKTE YAŞAMA KÜLTÜRÜ VE AİLE ORTAMI ÇEKİCİ KILIYOR"

Türk Dizileri ve Türkçe Saha Araştırması'na buradan ulaşabilirsiniz.

Yunus Emre Enstitüsü Kültürel Diplomasi Akademisi Koorinatörü Hacettepe Üniversitesinden Dr. Melih Barut'un yönettiği Türk Dizileri ve Türkçe Saha Araştırması'na göre, Türk kültürüne ilişkin hafızalarda iz bırakan diziler arasında, Barbaroslar: Akdeniz'in Kılıcı, Diriliş Ertuğrul, Ezel, Kara Para Aşk, Kuruluş Osman, Masumlar Apartmanı, Mucize Doktor, Sefirin Kızı, Siyah Beyaz Aşk, Söz, Teşkilat, Yargı yer alıyor.

Hafızalarda iz bırakan kadın oyuncular ise Aslı Enver, Burcu Biricik, Cansu Dere, Demet Özdemir, Elçin Sangu, Hande Erçel, Meryem Uzerli, Neslihan Atagül, Tuba Büyüküstün, Pınar Deniz olarak sıralanıyor.

Hafızalarda iz bırakan erkek oyuncular arasında Barış Arduç, Burak Özçivit, Bülent İnal, Can Yaman, Çağatay Ulusoy, Engin Akyürek, Engin Altan Düzyatan, Kaan Urgancıoğlu, Kerem Bürsin ve Tolga Sarıtaş yer alıyor.

Araştırmaya katılanlar Adile Naşit, Halit Akçatepe, Kemal Sunal, Münir Özkul, Tuncel Kurtiz ve Tarık Akan'ı, hafızalarda iz bırakan ebediyete intikal etmiş ustalar arasında saydı.

Türk dizilerini çekici kılan unsurlar ise yüzde 20 ile "insani ilişkiler ve bir arada yaşama kültürü", yüzde 19,9 ile "aile ortamı ve güçlü aile bağları" yüzde 19,71 ile romantik ilişkiler, yüzde 16,36 ile "sürükleyici hikayeler ve gerçekçi kurgu", yüzde 14,52 ile "kültürel unsurlar ve mekanlar", yüzde 9,5 ile "tarihi detaylar ve yaşanmışlıklar" olarak sıralanıyor.

Bakan Ersoy, 21. Devlet Türk Sanatları Yarışmasında dereceye girenlere ödüllerini verdi

Öte yandan, Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, 21. Devlet Türk Sanatları Yarışmasında dereceye girenlere ödüllerini verdi.

Türk sanatlarını desteklemek, gelişmesi ve yaygınlaşmasını sağlamak amacıyla gerçekleştirilen 21. Devlet Türk Sanatları Yarışmasında ödül alan eserler, Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamında düzenlenen sergiyle sanatseverlerin beğenisine sunuldu.

Resim ve Heykel Müzesi'nde gerçekleştirilen ödül töreninde, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yarışmada dereceye girenlere ödüllerini takdim etti.

Ödül takdiminin ardından Ersoy'la sohbet eden sanatçılar eserlerine ilişkin bilgileri paylaştı.

Programda çocuklardan oluşan Kırım Ailesi sivil toplum kuruluşunun çocuk folklor grubu, yaptığı gösterilerde birbirinden renkli halk dansı örneklerini sergiledi. Sadece Türk dünyasında değil tüm yaptığı yaptığı bestelerle gönülleri fetheden ünlü dombra sanatçısı Arslanbek Sultanbekov, müzik grubu ve çocuk folklor grubundan solistler eşliğinde küçük bir konser verdi. Sultanbekov'un bu yıl mart ayında yayımlanan ve Yunus Emre'nin şiirlerine yaptığı bestelerden oluşan “Yunus Bir Söz Söylemiş” albümünün yapımcılığını Yunus Emre Enstitüsü üstlenmişti. 

Programın ardından Bakan Ersoy, Kültür ve Turizm Bakanlığını Ankara’nın tarihî ve kültürel değerlerini tüm dünyaya tanıtmak amacıyla gerçekleştirdiği “Başkent Kültür Yolu Festivali” kapsamında Yunus Emre Enstitüsünün Ulus binasında açılan “Türk Dili Tarihi” ve "Türk Evi" sergilerini gezdi. 

TOPLAM 493 BİN LİRA PARA ÖDÜLÜ VERİLDİ

Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünce "Gelenekten Geleceğe" sloganıyla düzenlenen yarışmada, bu yıl toplam 493 bin lira para ödülü verildi.

Yarışmada eserler Hüsn-i Hat, Tezhip, Minyatür, Çini, Ebru, Kalemişi ve Katı kategorilerinde değerlendirildi.

Seçici kurul tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda, 18 eser için 20'şer bin lira para ödülü ve başarı belgesi, mansiyon alan 18 eser için 5'er bin lira para ödülü ve katılım belgesi, sergileme ödülü alan eserler için de ayrı ayrı bin lira para ödülü ve katılım belgesi verildi.