Yunus Emre: Hayatı, Eserleri ve Felsefesi

Yazıcı-dostu sürüm

Yunus Emre Enstitüsünün, Illinois Üniversitesi ile yaptığı kültürel iş birliği kapsamında düzenlediği beşinci etkinlikte Türk dili ve kültürünün en önemli şahsiyetlerinden ve Anadolu’nun tasavvuf anlayışında önemli bir etkisi olan Yunus Emre’nin hayatı ve felsefesi konuşuldu. 3 Kasım 2021 tarihinde düzenlenen programın konuğu ise Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Boz oldu.

T.C. Cumhurbaşkanlığı tarafından 2021 yılının “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan edilmesi ve UNESCO’nun Yunus Emre'nin vefatının 700. yıl dönümünü anma ve yıl dönümleri kapsamına alması münasebetiyle düzenlenen programda, Prof. Dr. Boz, “Yunus Emre: Hayatı, Eserleri ve Felsefesi” başlıklı bir sunum yaptı.

Toronto Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Bülent Üçpunar programın açış konuşmasını yaptı. Moderatörlüğünü İllinois Üniversitesi Urbana Champaign’deki Dil Bilimi Bölümüne bağlı Türkçe Programı Direktörü Ayşe Özcan’ın yaptığı programda Üçpunar, öncelikle Illinois Üniversitesi ve Yunus Emre Enstitüsünün bugüne kadar iş birliği içinde düzenlediği programların başarılı bir şekilde devam ettiğini belirterek bu etkinliklerin devam etmesini temenni etti. Prof. Dr. Erdoğan Boz’un bu yıl Yunus Emre ve Türkçe Yılı olması münasebetiyle üç eseri yayına hazırladığını dile getiren Üçpunar, bu eserlerin “Yunus Emre Seçkisi” ve Yunus Emre’nin “Dîvan” ile “Risaletü'n-Nushiyye” eserleri olduğunu söyledi.

YUNUS’UN 15’İ AŞKIN ŞEHİRDE MEZARI VAR

Prof. Dr. Erdoğan Boz, Yunus Emre’nin vefatının 700. Anma yılı olması ve Cumhurbaşkanlığı’nın 2021’i Yunus Emre ve Türkçe yılı olarak ilan etmesi sebebiyle Yunus Emre Enstitüsünün bu özel etkinliği düzenlediğini belirtti.

Prof. Dr. Boz, Yunus Emre’nin Türkçe’nin en güçlü şairlerinden biri olmasına rağmen doğum ve ölüm tarihleri ile mezar yerinin nerede olduğunun tam belli olmadığını söyledi. Genel kabule göre Yunus Emre’nin 1241-1321 yılları arasında yaşadığını kaydeden Prof. Dr. Boz, ünlü Türk mutasavvıfının mezarının Eskişehir, Karaman, Aksaray, Afyonkarahisar, Ordu, Isparta, Erzurum ve Manisa gibi Türkiye’de yaklaşık 15’i aşkın şehirde olduğuna dair rivayetler olduğu konusuna değindi. Boz, bu mezarların bir kısmının Yunus adında başka birine ait olduğunu veya mezarların bir bölümünün ise mezar değil aslında makam olduğunu belirtti. Tüm bu olasılıklar arasında Eskişehir’in öne çıktığını ifade eden Prof. Dr. Boz, T.C. Cumhurbaşkanlığı tarafından Eskişehir’in Yunus Emre’nin mezarı olarak kabul edildiğini belirtti. Ancak mezarın muhtelif yerlerde olduğuna dair çıkan rivayetlerin şimdi Yunus’un birçok yerde daha çok sahip çıkılmasını ve adının daha çok tanınmasını sağladığını anlattı.

ANADOLU’NUN ZOR BİR DÖNEMİNDE HALKA ÜMİT OLDU

Prof. Dr. Boz, Yunus Emre’nin şiirlerinde “sehl-i mümteni” yani derin felsefeleri basit bir dil kullanımı ile anlatma tarzının ön plana çıktığını vurguladı. Yunus Emre şiirlerinin en önemli unsurunun ise Yunus’un vermek istediği mesajlar olduğunun altını çizdi. Yunus Emre’nin daha önce 1949 yılına kadar yattığı mezarından alınarak 10 bin kişinin katıldığı bir törenle yapılan bir anıt mezara nakledildiğini aktaran Prof. Dr. Boz, anıt mezarın ardından daha geniş bir külliye yapıldığını, 24 Mayıs 1970 yılında Yunus Emre’nin bu anıt mezarda yattığını söyledi.

Yunus Emre, 13. yüzyılın ikinci yarısı ve 14 yüzyılın başındaki dönemde yani Anadolu coğrafyasının en karışık dönemlerinden birinde yaşamıştı. Bu dönemde Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılması, Anadolu Beyliklerinin ortaya çıkışı, Moğol istilaları, iç isyanlar ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşu gibi tarihte derin izler bırakan olaylar meydana gelmişti. Yunus Emre’nin iç isyanlar ve dış müdahalelerin olduğu bu dönemde yaşadığına dikkat çeken Prof. Dr. Boz, bu sancılı dönemin Yunus Emre gibi bir filozofun çıkmasında etkili olduğu dile getirdi. Savaşlar ve karışıklıklardan nedeniyle tükenen halkın kendisini bu sıkıntıdan kurtaracak güçlü bir iradeye ve inanca ihtiyaç duyduğunu aktaran Boz, 1299 yılında Osmanlı Devleti’nin kuruluşu, Mevlâna Hacı Bektaşî Veli ve Yunus Emre gibi yüce şahsiyetlerin ortaya çıkışıyla halkın bu umuda kavuştuğunu ifade etti.

HACI BEKTAŞİ VELİ, TAPTUK EMRE’YE YÖNLENDİRMİŞTİ

Prof. Dr. Boz, Yunus Emre’nin bazı yerlerde okuma yazma bilmeyen, dervişane bir hayat yaşayan bir kişi olarak anlatıldığı ancak bunun kesinlikle yanlış olduğunu söyledi. Risaletü'n-Nushiyye isimli eserini okuyanların yüksek bir kültürün izlerini görebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Boz, Yunus Emre’nin dinî ilimler, pozitif bilimler, felsefe, dünya tarihi, sosyolojiyi bilen ve Arapça ve Farsça dillerine de hâkim bir kültür insanı olduğunda hiç tereddüt olmadığını vurguladı.

Yunus Emre’nin mutasavvıf olma yolculuğundan bahseden Prof. Dr. Boz, “Yunus Emre’nin Hacı Bektaşî Veli’den Taptuk Emre’ye yönlendirilmesindeki tarihi olay Yunus Emre için bir başlangıçtır. İşte o başlangıç dünyaya Yunus Emre gibi tarihi bir şahsiyeti kazandırdı.” dedi.

Prof. Dr. Boz Yunus Emre’nin Ankara’nın Emrem Sultan köyünde mezarı bulunan Taptuk Emre’ye tâbi olduğunu ve Taptuk Emre’nin dergâhında arınma ve olgunlaşma dönemini geçirdiğini anlattı.

“HER ZAMAN HALKIN İÇİNDEN BİRİ OLDU”

Olgunlaşma sürecinin sonucunda Yunus Emre hikmetli şiirler söyleyerek halka onların diliyle halktan biri olarak hitap etti. Prof. Dr. Boz, Yunus Emre’nin birçok dini ilim, bilim ve yabancı dil tahsili gördüğünü ancak her zaman halktan biri olarak davrandığını ve halkın gönlünde taht kurduğunu vurguladı.

Yunus Emre’nin Türk tasavvuf edebiyatının en büyük şairi olduğunu belirten Prof. Dr. Boz, “Yunus Emre’yi yer yer Mevlâna ile karıştırmak bir gelenek olmuşsa da aralarındaki temel fark kimi zaman gözden kaçırılmaktadır. Bilindiği gibi Mevlâna bütün eserlerini Farsça yazmıştır ve dünya ölçekli bir mutasavvıftır. Yunus Emre ise tasavvufu geniş halk kitlelerine duru bir Türkçeyle aktarmıştır.” dedi.

Yunus Emre’nin Risâletü’n Nushiyye isimli eserini ve Yunus Emre Seçkisi’ni derleyen Prof. Dr. Boz bu eserlerin Yunus Emre Enstitüsü tarafından yayımlandığını açıkladı. Prof. Dr. Boz çok yakında da kendisinin de yayına hazırladığı, Yunus Emre’nin Dîvan isimli eserinin yayımlanacağı müjdesini verdi.

YUNUS’UN ESERLERİ TÜM DÜNYAYI GÜZEL AHLÂKA DAVET EDİYOR

Rishâletü’n Nushiyye’nin “Öğüt Kitabı” anlamına geldiğini belirten Prof. Dr. Boz, evrensel insanlık değerlerinin İslami bir süzgeçten geçirilerek verildiği bu eserin 562 beyitlik küçük bir mesnevi olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Boz, eserde devrin sosyal yaşantısına uygun olarak akıl, iman, öfke, cimrilik gibi kavramların bir savaş manzarası içinde verildiğini söyledi.

Risâletü’n Nushiyye eserinin bölümlerinde kötü huylar ve davranışlar karşısında iyi huy ve davranışların işlendiğini belirten Prof. Dr. Boz, kitaptaki bölüm başlıklarını şu şekilde aktardı: “Nefis (açgözlülük) ve ruh (gönül zenginliği)”, “kendini beğenme ve alçakgönüllülük”, “öfke ve sabır, “kıskançlık-cimrilik ve cömertlik” ve “dedikodu-iftira ve doğruluk.”

Yunus Emre’nin Dîvan isimli şiirler ise çoğunun Türk insanın dilinde yüzyıllardır ilahi formunda söylenegelen şiirlerden oluşuyor. Kütüphanelerde Dîvan’ın 40’tan fazla nüshası bulunuyor ve farklı yazmalara göre Dîvan’daki şiir sayısı değişiyor.

Yunus Emre’nin felsefesine değinen Prof. Dr. Boz, Yunus Emre’nin insanlar arası ilişkiler, hasta ziyaret etmek ve onun ihtiyaçlarını gidermek gibi konuların çok önemli olduğuna ve kişilerin yaptığı bütün iyiliklerin karşılığını ahirette de bulacağını eserlerinde yer verdiğini anlattı. Yunus Emre’nin tembelliğe ve oturduğu yerde birilerinden bir şey beklemeye karşı olduğundan bahseden Prof. Dr. Boz, “O, ‘İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır’ görüşüne sahiptir. Bu nedenle miskinlik değil, çalışkanlığa vurgu yapmaktadır. Yunus’un şiirlerinde geçen miskinlik kavramı, tembelliğe değil, Allah’ın verdiği nimetler karşısında acizliğe işaret etmektedir.” dedi.

Yunus Emre’nin eserlerindeki dizelerinden örnekler veren Prof. Dr. Boz, Yunus’un cömertlik ve insana yardım etmek, sözü yerinde kullanmak, mutlu olmak için akla göre hareket etmek, Hakk’ın ilahî bir nurla baktığı insanları ayırt etmeyen bir gözle bakmak gibi önemli konulara değindiğini ifade etti.

Prof. Dr. Boz, programın sonunda ise katılımcıların sorularını yanıtladı.

Diğer Etkinlikler

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal...

Avusturya’nın başkenti Viyana’da Türkiye’nin Viyana Başkonsolosluğu ve Viyana Yunus Emre Enstitüsünün...

Lefkoşa'daki Yunus Emre Enstitüsü (YEE) tarafından hazırlanan "Bizden İçeri Kıbrıs" belgeselinin...

İstiklal Marşı’nın kabulünün 103. yıl dönümü ve Çanakkale Zaferi’nin 109. yıl dönümü münasebetiyle T.C. Doha...