Türkiye’nin Kültürel Değerleri Türk Kültürünün ABC’si Eseriyle Uluslararası Arenaya Taşınacak

Yazıcı-dostu sürüm

Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye’nin zengin kültürel miras birikimini edebiyattan sinemaya geleneksel el sanatlarından gastronomiye kadar geniş bir yelpazede uluslararası arenaya taşımaya yönelik çeşitli projeleri hayata geçirmeye devam ediyor.

Enstitü, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yıl dönümüne yönelik hazırladığı basılı yayınlarının arasına Türk kültürünü farklı perspektifleriyle kapsamlı bir şekilde tanıtan eşsiz bir kaynak özelliğine sahip olan “Türk Kültürünün ABC’si” adlı prestij eserini ekledi.

İstanbul Modern Sanat Müzesi’nin ev sahipliğinde 18 Eylül 2023 tarihinde gerçekleştirilen tanıtım programına Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, Yunus Emre Enstitüsü Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ayşe Melek Özyetgin, İstanbul Esenyurt Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Levent Özyurt, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hanife Koncu, “Türk Kültürünün ABC’si” adlı eserin editörü Prof. Dr. Şaban Köktürk, eserin yazarları, Yunus Emre Enstitüsü Kültürel Diplomasi Akademisi eğitmenleri, akademisyenler, davetliler ve basın mensupları iştirak etti.

Türkiye’nin Kültürel Mirası Dünyaya Tanıtılıyor

TRT Spikeri Mennan Şahin’in sunuculuğunda gerçekleştirilen programda Cumhuriyet’in 100. yılında Türk kültürünün tanıtımı hususunda hayata geçirilen özel bir proje vasıtasıyla davetlilerle bir arada bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş şu ifadeleri kullandı:

“Değişen ve dinamik bir kavram olarak kültür, aynı zamanda kökleri olan, bir toplumu var eden en önemli unsurlardan biridir. Edward Taylor kültürü tanımlarken ‘Kültür; bilgiyi, imanı, sanatı, ahlakı, hukuku, örf ve âdeti ve insanın toplumun bir üyesi olması dolayısıyla kazandığı diğer bütün maharet ve alışkanlıkları kapsayan karmaşık bir bütündür.’ olarak tarif eder. Kültür gerçekten de karmaşık, hayatın içinden ve dinamik bir kavramdır. Türk kültürü Anadolu’da şekillenmiş ve tüm dünyaya ışık tutan, tüm bileşenleriyle zengin ve kadim bir kültürdür. Anadolu’nun önemli medeniyetlerine sahip çıkan ve bu toprakların eşsiz kültürel mirasını dünyanın dört bir yanına taşımayı misyon edinen Türkiye’nin başat kültürel diplomasi kurumu Yunus Emre Enstitüsü, Türkçenin kadim sesinin dünyaya duyurulmasında ve kültürel mirasımızın tanıtılmasında önemli bir görev üstlenmektedir.”

“Dünyanın dört bir yanından çok sayıda kişinin Türk kültürünü yakından tanımak istemesine büyük bir sevinçle şahitlik etmekteyiz”

Enstitü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, konuşmalarının devamında “Tüm dünyada Türkiye’nin kültürel zenginliklerini tanıtan bir kurum olarak Türk kültürüne ve Türkçeye olan ilginin hızla arttığına ve dünyanın dört bir yanından çok sayıda kişinin Türk kültürünü yakından tanımak istemesine büyük bir sevinçle şahitlik etmekteyiz. Bu artan ilgiye istinaden Yunus Emre Enstitüsü olarak kadim Türk kültürünün temel özelliklerini yabancıların anlayabileceği yalınlıkta ve ilgi çekici başlıklar altında sunmak için bu derleme kitap çalışmasını hayata geçirmeyi arzuladık.” değerlendirmelerinde bulundu.

“Okuyucular Türk kültürünün engin ve cazibeli dünyasına birçok farklı başlıkta yelken açarak Türk kültürünü daha iyi tanıma fırsatını bulacaklar”

Prof. Dr. Ateş, “Türk mimarisinden Türk edebiyatına, Türkiye’deki mizah anlayışından hediyeleşme kültürüne, Türk müziğinden Türk giyim kültürüne, Türk gastronomisinden Türk sinemasına kadar birçok ilgi çekici başlık altında birbirinden değerli yazarların hazırladığı çalışmaları okuyucuların dikkatine sunduk. ‘Türk Kültürünün ABC’si’ adlı bu eserde, okuyucular Türk kültürünün engin ve cazibeli dünyasına birçok farklı başlıkta yelken açarak Türk kültürünü daha iyi tanıma fırsatını bulacaklar. İnsani değerleri, insan sevgisini ve toplumsal barışı temsil etme özelliğinden dolayı adını bir Anadolu mutasavvıfı olan Yunus Emre’den alan Enstitümüzün, dünyanın dört bir köşesinde Kültür Merkezleri vasıtasıyla dilimizi ve kültürümüzü tanıtmak için attığı adımları destekleyecek nitelikte olan bu esere katkıda bulunan tüm yazarlarımızı ve emeği geçenleri kutlarım.” ifadelerini kullandı.

“Yunus Emre Enstitüsü, Türk kültürünün dünya genelinde tanıtılması hususunda önemli bir rol oynamaktadır”

Eserin editörü Prof. Dr. Şaban Köktürk, “Türk Kültürünün ABC’si” adlı prestij esere ilişkin “Türk kültürü, birçok kıtada şekillenmiş zengin bir kültürdür ve tarih boyunca birçok kültürden etkilenmiştir. Yunus Emre Enstitüsü, Türk kültürünün dünya genelinde tanıtılması hususunda önemli bir rol oynamaktadır. Bu kapsamda üretilen eserin, okuyucularına zengin bir kültürel deneyim sunacağını düşünmekteyim. Türklerin sanatı, tarihsel olarak Orta Asya’dan başlayarak Anadolu’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada gelişmiştir. Bu eserde artsüremli olarak hem Türk sanatının kökenini ve değişimini hem de Türk kültürünün hâkimiyet alanında gelişen mimari örneklerini inceleyeceğiz. Eski yurt tipi çadırdan tutun da birbirinden farklı yapısal özellikte benzersiz cami, medrese, külliye, saray, çeşme ve türbelere konuk olacağız.” dedi.

Türk müziğinin modern Türkiye’nin önemli bir kültürel enstrümanı olduğunun ve bu eserde Türk müziğinin tarihi ile önemli figürlerinin keşfedileceğinin altını çizen Prof. Dr. Şaban Köktürk, “Meşk, makam ve usul gibi Türk müziğinin temel kavramlarının yanı sıra peşrevden saz semaisine, tanburundan uduna, kemençe eşliğinde Cemil Bey’den Cemal Reşit Bey’e oradan da Türk müziğinin unutulmaz isimleri Zeki Müren, Barış Manço ve daha nicelerine kulak vereceğiz. Yedi bölgenin binlerce lezzeti arasından testi kebabı, Gaziantep’in beyran çorbası, baklava ve Türk kahvesi gibi soframızı süsleyen eşsiz lezzetleri ‘Türk Mutfak Kültürü Mirası’ bölümünde hep birlikte tadacağız. ‘Türklerde Giyinme Kültürü’ bölümünde; Türklerin yaşam tarzı, çevre koşulları, gelenek, görenek, töre ve âdetleriyle şekillenen giyim ve kuşamları tüm detaylarıyla deneyimleyeceğiz.” diye konuştu.

Prof. Dr. Köktürk, konuşmalarının devamında eserde yer verilen “Türk Edebiyatının Önemli Dönem ve Eserleri”, “Türk Kültür Hayatında Mizahın Yeri”, “Türk Dünyasının Özel Gün Kutlamaları ve Gelenekleri” ile “Türk Kültüründe Hediyeleşme”  bölümlerine değinerek şu ifadeleri kullandı:

“Eserde, Türk masalı denilince akla ilk gelen Ziya Gökalp’i, Tanzimat Dönemi’nden Ahmet Mithad Efendi’yi, Tanzimat Dönemi Yazarı Namık Kemal’den Tevfik Fikret’e, Ahmet Haşim’den Ömer Seyfettin’e pek çok ismi ve elbette Millî Mücadele Dönemi edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Mehmet Akif Ersoy’u ‘Türk Edebiyatının Önemli Dönem ve Eserleri’ bölümünde bulabileceğiz. ‘Türk Kültür Hayatında Mizahın Yeri’ bölümünde mizah çeşitlerinden nükte, şaka, taşlama, hiciv, fıkra ve elbette Nasrettin Hoca, geleneksel Türk tiyatrosu ve mizahta Hacivat ve Karagöz, yine mizah alanından Sadri Alışık, Kemal Sunal, Şener Şen, Cem Yılmaz ile birlikte eğleneceğiz.

Ayrıca, ‘Türk Dünyasının Özel Gün Kutlamaları ve Gelenekleri’ ve ‘Türk Kültüründe Hediyeleşme’ bölümlerinde yaylaya çıkmadan önce düzenlenen koç katımı bayramından geleneksel kına gecesine, sıra gecesinden yöresel şenlik, festival ve panayırlara katılacağız. Hediyeleşme bağlamında kültürümüzde yer alan at, silah, başlık parası, biblolar, bohça, mendil, çiçek, takı ve okuntuları zihnimizde canlandıracağız.”

“‘Türk Sineması’ bölümünde Türk sinema tarihi ve önemli yapıtları hakkında bilgi edinecek ve Türk filmlerinin kültürel yansımalarını keşfedeceğiz”

Prof. Dr. Köktürk, “‘Türk Sineması’ bölümünde Türk sinema tarihi ve önemli yapıtları hakkında bilgi edinecek ve Türk filmlerinin kültürel yansımalarını keşfedeceğiz. ‘Hababam Sınıfı’ndan ‘Tosun Paşa’ya, ‘Susuz Yaz’ filminden ‘Sürü ve Yol’ filmine, ‘Anayurt Oteli’nden ‘Eşkıya’ya ait bazı sahneleri zihninizde canlandırıp Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Filiz Akın, Cüneyt Arkın, Ediz Hun, Kemal Sunal ve Kadir İnanır’ın sinema yolculuğuna tanık olacağız. Son bölüm olan ‘Türk El Sanatları’ bölümünde, geleneksel el işçiliğinin muhteşem örneklerinin çeşitliliğini ve önemini keşfedeceğiz. Ebru sanatında kullanılan tekne, su, fırça, kâğıt, boyalar, öd ve kıvamlaştırıcılar ile gerçekleştirilen ‘Battal Ebru, Taraklı Ebru, Bülbül Yuvası, Hatip Ebrusu ve Çiçekli Ebrular’ ile hayal âlemine dalacağız. Her bölümün sonunda yer alan ‘Tarihe İz Bırakan Seçme Türk Şahsiyetler’ sayfaları ile İbnî Sina, Farabi, Birunî, Kaşgarlı Mahmud, El-Cezeri, Uluğ Bey, Ali Kuşçu, Piri Reis, Ahmet Cevdet Paşa, Fuat Sezgin, Abdülhamîd bin Vâsi bin Türk, Mehmet Genç ve Aziz Sancar gibi değerli bilim insanlarının biyografilerini inceleyerek bilim ile buluşacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

“Türk Kültür Hayatında Mizahın Yeri” bölümünün Yazarı Prof. Dr. Metin Ekici, dünyada ve Türkiye’de meydana gelen çeşitli olumsuz gelişmelere rağmen 2023 yılının ihtiva ettiği müspet gelişmelere değinerek “Bu gelişmelerden birincisi Cumhuriyetimizin 100. yılını idrak etmemizdir. Bu noktada Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle anmak isterim. İkinci önemli gelişme ise Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2023 yılından itibaren başlayan yüzyılın ‘Türkiye Yüzyılı’ ilan edilmiş olmasıdır. Bu hedefe ulaşmak ve içinde bulunduğumuz her anı en iyi şekilde değerlendirerek yapacağımız çalışmalarla ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet payidar kılmak’ hepimizin ortak bir vazifesidir. Bunu başarabilecek insan kaynağına ve ihtiyaç duyduğumuz her türlü unsura sahip olduğumuzu düşünüyorum. Elbette, bu yüzyılı Türkiye Yüzyılı kılmak için hepimiz üstümüze düşen vazifeyi en güçlü şekilde ifa ve icra etmek zorundayız.” dedi.

Yunus Emre Enstitüsü, üstüne düşen görevi layığıyla ifa etmek için çok özel bir çalışma gerçekleştirmiş ve son derece güzide bir kaynak eser ortaya koymuştur”

 

Prof. Dr. Metin Ekici, “Türkiye Yüzyılı’nda, ülkemizin rekabet edebileceği önemli alanlardan biri kültürdür. Somut ve somut olmayan kültürel miraslar bakımından çok zengin olan ülkemizin sahip olduğu bu eşsiz mirasın uluslararası alanda çok etkin bir şekilde tanıtılması gerekmektedir. Türk kültürünün tanıtılmasında Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere bütün kurumlarımız çalışmalar yürütmektedir. Bugün burada toplanmamıza vesile olan ‘Türk Kültürünün ABC’si’ adlı eser de bu çaba ve çalışmaların bir ürünüdür. Yunus Emre Enstitüsü, üstüne düşen görevi layığıyla ifa etmek için çok özel bir çalışma gerçekleştirmiş ve son derece güzide bir kaynak eser ortaya koymuştur.” ifadesini kullandı.

 

“Böylesine güzide bir eserin Türk kültürünün dünyaya tanıtılmasında çok önemli bir katkıda bulunacağına inanıyorum”

 

Prof. Dr. Ekici, “Bu eser 419 sayfadan, özel baskı, özel kapak tasarımı ve içerikten meydana getirilmiştir. Eser; Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Sayın Prof. Dr. Şeref Ateş Hocamızın keyifle okuyacağınız ‘Takdim’ yazısı ve İKSV Genel Müdürü Sayın Görgün Taner’in ‘Ön söz’ü ile başlayarak birbirini izleyen ve her biri kendi alanında özgün araştırmalarla tanınmış hocalarımız tarafından yazılmış Türk kültürünün bütün alanlarını kapsayan 15 bölüm ve her bölüm arasına yerleştirilmiş  ‘Tarihe İz Bırakan Seçme Türk Şahsiyetleri’ adlı 16 şahsiyetin tanıtımıyla devam etmektedir. Eserin son kısmında her bölümün yazarının fotoğrafı ile kısa biyografisi ve her bölümde yararlanılan eserlerin verildiği kaynakça yer almaktadır. Böylesine güzide bir eserin Türk kültürünün dünyada tanıtılmasına çok önemli bir katkıda bulunacağına inanıyorum. Böylesi bir eserde, ‘Türk Kültür Hayatında Mizah’ bölümünün yazarı olmaktan ve aranızda bulunmaktan duyduğum mutluluğu özellikle vurgulamak isterim. Böylesi bir kaynak eserin belli başlı dünya dillerine çevrilerek yayımlanması ve kültürümüzün tanıtımında özel bir katkıda bulunması en büyük dileğimdir.” diye konuştu.

 

“Türk kültüründe giyim kuşamın önemli bir yeri vardır”

 

“Türklerde Giyinme Kültürü” bölümünün Yazarı Prof. Dr. Emine Koca, konuşmalarında “Yıllardır kültürel çalışmalara emek veren iki akademisyen olarak Prof. Dr. Fatma Koç Hocamla birlikte bu özel prestij eserde bir bölümle yer almaktan dolayı çok büyük mutluluk duyuyoruz. Tarihsel süreçte âdeta uygarlıkların göstergesi hâline gelmiş, çok geniş kapsamlı ve önemli bir kültürel unsur olmasına rağmen çoğu zaman göz ardı edilen giyinme kültürünü esere dâhil eden Enstitü Başkanımız Prof. Dr. Şeref Ateş ve projede yer alan ekibe ayrıca teşekkür ederiz. Giyinme kültürü, diğer kültürel unsurlar arasında büyük önem arz etmektedir çünkü Türklerde uzun yıllar değişmezlik gösteren ve kuşaktan kuşağa aktarılan gelenekli bir giyim kuşam kültürü oluşmuştur. Gerek bir bütün olarak giyim kuşam gerekse parça olarak giysiler, biçimsel ve görsel zenginliklerinin ötesinde malzemesinden süslemesine ve kullanım biçimlerine kadar pek çok özelliğinin taşıdığı anlamlar ve ilettiği mesajlar ile birçok kültürel değeri de içinde barındırmaktadır. Bu sebeple, Türk kültüründe giyim kuşamın önemli bir yeri vardır.”  değerlendirmesinde bulundu.

 

“Her Türk vatandaşının özellikle gençlerin giyinme kültürümüz hakkında bilgi sahibi olmasına ve giysilere yüklenen anlamlarla semantik içeriğinin anlaşılmasına katkıda bulunmaya çalıştık”

“Türklerde Giyinme Kültürü” bölümünün içeriğine değinen Prof. Dr. Emine Koca, “Zengin bölümler hâlinde hazırladığımız birçok çalışmayı bir bütün olarak sunmayı amaçlamış olmamıza rağmen kitap kısıtları sebebiyle Türk giyinme kültürünün temel unsurlarını ve günümüze kadar geçirdiği süreci ana hatlarıyla özetledik. Her Türk vatandaşının özellikle gençlerin giyinme kültürümüz hakkında bilgi sahibi olmasına ve giysilere yüklenen anlamlarla semantik içeriğinin anlaşılmasına katkıda bulunmaya çalıştık. Bu bağlamda, giysilerin barındırdığı kültürel ögelerin kullanımının modernlikle çelişki yaratmayacağını vurgulamak isteriz. Önemli olan bu kültürel ögeleri güncel giysilerde kullanabilmek, günlük yaşantımız içinde yaşatabilmek ve bizden sonraki nesle aktarabilmenin önemini kavrayabilmektir. Eser, içeriğindeki bilgilerle ve Enstitümüzün bundan sonra planlayacağı Türk kültürünün uluslararası arenadaki tanıtımının devamı niteliğinde etkinlikler ve görsel aktivitelerle bu bilincin oluşmasına ve farkındalığın artırılmasına katkı sağlanacaktır.” diye konuştu.

“Türk Müziğinin Tarihi ve Karakteristik Özellikleri” bölümünün Yazarı Prof. Dr. Nilgün Doğrusöz Dişiaçık, “Türk müziği bugün tüm türleriyle, çalgılarıyla ve karakteristik özellikleriyle günümüzde varlığını sürdürmektedir. ‘Osmanlı Saray Müziği’, ‘Geleneksel Sanat Müziği’, ‘Klasik Sanat Müziği’ vb. çeşitli adlarla anılan müziğin belirli besteleme teknikleri ve bestekârları vardır. Bestekârın eser ortaya koyabilmesi için müzik teorisine iyi bir şekilde vâkıf olması beklenir. Türk müziği çatısı altında yer alan bir diğer müzik çeşidi ise kırsal bölgede yaşayan halka aittir ve nesilden nesile aktarılır, besteleme teknikleri konusunda bir sanat kaygısı taşımaz. Günümüzde bu çeşide ‘Türk Halk Müziği’ adı verilir. Sözleri günün ihtiyaçlarına göre oluşur. Ayrılık, muhabbet, gurbet, fetih başlıca konular arasındadır ve çeşitli hece vezinleriyle ölçülürler. Bir de ‘âşık’ adı verilen saz şairlerinin icra ettikleri müzik vardır, bu müziğe ‘âşık müziği’ denilir. Karacaoğlan, Köroğlu, Derviş Ömer ve Pir Sultan Abdal en çok bilinen âşıklardır. Adları farklı anılsa da her iki müzik çeşidinin üzerine oturduğu iki temel unsur makam ve usuldür. Bu yüzden pek çok makam ve usul türetilmiştir.” dedi.

“Bu proje çerçevesinde özel olarak seslendirilmiş örnekler karekodlarla kitabımıza eklenmiştir”

Prof. Dr. Nilgün Doğrusöz Dişiaçık, “Eserin ‘Türk Müziğinin Tarihi ve Karakteristikleri’ başlıklı bölümünde Türk müziğini; kökleri, tarihsel ilişkileri, karakteristik özellikleri, bestekârları, türleri, makam ve usul denilen unsurlarıyla değerlendirmeye gayret ettim, sade ve anlaşılır bir özet sunmaya çalıştım. Yusuf Kırşehri’nin 15. yüzyılda kaleme alınan ‘Müzik Teorisi’ adlı eserinde dediği gibi ‘Bilesin kim bu ilm-i mûsikinin ahvâli inen çoktur. Eger ana meşgûl olursuz söz uzanur, maksûddan ırak düşerüz/Bilinmelidir ki bu müzik ilminin durumları çoktur. Eğer bununla meşgul olursak söz uzar amacımızdan uzak düşeriz.’. Ayrıca kıymetli sanatçılarımız tarafından bu proje çerçevesinde özel olarak seslendirilmiş örnekler karekodlarla kitabımıza eklenmiştir. Böylece okuyucularımız Türk müziği çalgılarına ve türlerine bir aşinalık kazanmış olacaktır. Sözlerimi burada noktalarken kültürel mirasımızın tanıtılmasında önemli bir görev üstlenen Yunus Emre Enstitüsü yetkililerine bu anlamlı ve özel yolculuğa bendenizi de dâhil ettikleri için teşekkürü bir borç bilirim. Türk Kültürünün ABC’si kitabının Türk kültürünün olmazsa olmaz veçheleriyle hem ulusal hem de uluslararası arenada tanıtımına önemli derecede katkıda bulunacağı inancındayım.” dedi.

“Kültür, en basit tanımıyla toplumlara ulus kimliği kazandıran değerler bütünüdür”

“Türk Sanatı ve Mimarisi” bölümünün Yazarı Doç. Dr. Nuri Seçgin konuşmasında kültür mefhumuna değinerek “Bilindiği üzere Latince kökenli bir sözcük olan ‘kültür’ kelimesi Romalılar zamanında insan emeğiyle üretilen tarım ürünlerini ve bu türden faaliyetleri nitelemek için kullanılmıştır. Fransızcadan dilimize giren ‘kültür’ sözcüğü 18. yüzyılda insan zekâsının oluşumu, gelişimi, geliştirilmesi ve yüceltilmesi gibi soyut anlamlar yüklenen bir kavrama dönüşür. 18. yüzyıldan günümüze kadar Voltaire de dâhil olmak üzere kültür kavramı için pek çok tanım yapılmışsa da hemen hepsinin ortak bir paydada yoğunlaştığı görülür. Kültür, en basit tanımıyla toplumlara ulus kimliği kazandıran değerler bütünüdür. Özellikle 19. yüzyıldan itibaren ulus bilincinin bir değer olarak yükseldiği dönemde kültür kavramı da bu sürece koşut bir seyir sergiler.” değerlendirmesinde bulundu.

Doç. Dr. Nuri Seçgin, “Bir toplumun karakteristik özelliklerini oluşturan düşünsel, sanatsal, teknik ve felsefi tüm üretim ve varlıkların ifadesi olan kültür, günümüzde ulusal ve evrensel olmak üzere daha kapsayıcı bir yapıya evrilmiştir. Ancak evrensel kültürün bir parçası olabilmek için öncelikle ulusal kültürün korunması, işlenmesi ve geliştirilmesi gerekir. Bu bakımdan kültürün dinamik yapısı göz ardı edilmemeli, zamanın değişen ihtiyaçlarına bağlı olarak kültürün de kendi doğal seyrinde gelişimine fırsat verilmelidir. Ancak, özellikle 19. yüzyılın sonlarından itibaren uluslararası düzeydeki politik, iktisadi ve kültürel ilişkiler yeni bir zemine oturur. ‘Küreselleşme’ adı verilen bu olgunun pratiğe yansıması zaman zaman daha konservatif bir yaklaşıma yol açmışsa da genel olarak uluslararası ticaretin, serbest dolaşımın, sermaye ve teknoloji transferinin gittikçe artan bir ivmeyle yaygınlaştığı görülür. Bunun bir sonucu olarak da bugünün dünyasında tüm üretim ve tüketim alanları ile düşünce, algı, beğeni ve beklentilerimizi yönlendiren uluslararası çapta sermaye grupları, şirketler, kurumlar ve kuruşlar ortaya çıkar. Özellikle 1980 sonrasında küreselleşme iletişim araçlarının gelişmesine paralel olarak ulusal kültürü ciddi anlamda tehdit eden yeni yeni bir boyut kazanmıştır.” ifadesini kullandı.

“Bu eser, sanattan mimariye edebiyattan sinemaya kadar Türk kültürüne dair oldukça geniş bir perspektif sunmaktadır”

Doç. Dr. Seçgin, “Konuyla ilgili akademik çalışmalarda; doğu ve batı dünyası arasında âdeta bir köprü konumunda olan Türkiye’nin diğer ülkelere oranla küreselleşmenin yarattığı kültür emperyalizminden daha fazla etkilendiği belirtilir. Nitekim, Orta Asya steplerinden Balkanlara kadar uzanan son derece geniş bir coğrafyada sanat, mimari, yazılı ve sözlü edebiyat, gelenek ve göreneklere dair derin izlerini bulduğumuz binlerce yıllık köklü bir geçmişe sahip olan Türk kültürünün bazı değerleri ne yazık ki bugün artık yavaş yavaş unutulmak ve hatta yok olmak tehlikesiyle karşı karşıyadır. Maruz kaldığımız kültür erozyonunun olumsuz sonuçları, sanatta, mimaride, kentlerin planlanmasında, sokaktaki insanların günlük konuşma dilinde, birbirimize karşı sergilediğimiz tutum ve davranışlarda, görsel medyada önümüze konan dizi ve filmlerde, sosyal medyada paylaşılan kişisel içeriklerde ve en önemlisi de somut ve somut olmayan kültür mirasımız yok olurken gösterdiğimiz duyarsızlıkla açıkça görülebilir. Dolayısıyla, bu durum Yunus Emre Enstitüsü tarafından yayımlanmış olan ‘Türk Kültürü’nün ABC’si’ adlı çalışmayı daha da önemli ve anlamlı kılmaktadır. Alanında çok kıymetli çalışmalara imza atmış değerli bilim insanlarının katkılarıyla ortaya çıkan bu eser, sanattan mimariye edebiyattan sinemaya kadar Türk kültürüne dair oldukça geniş bir perspektif sunmaktadır.” diye konuştu.

Enstitü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, eserin yazarları, Yunus Emre Enstitüsü Kültürel Diplomasi Akademisi eğitmenleri ve akademisyenler ile birlikte aile fotoğrafı çektirdi.

Etkinliğin son bölümünde “Türk Kültürünün ABC’si” adlı eserin yazarlarının katılımıyla imza töreni düzenlendi.

Türk Kültürünün ABC’si Eseri

“Türk Kültürünün ABC’si”, Yunus Emre Enstitüsünün uluslararası platformda Türkiye markasını güçlendirme atılımları çerçevesinde çok sayıda uygarlığın izlerini taşıyan kadim Türk kültürünü kapsamlı bir şekilde tanıtan zengin bir kaynak olma özelliğini taşıyor.

Eserde; “Türk Sanatı ve Mimarisi”, “Türk Sanatının Tarihsel Gelişimi”, “Türk Kültürünün Hâkimiyet Alanında Gelişen Mimarlık”, “Türk Müziğinin Tarihi ve Karakteristik Özellikleri”, “Modern Türkiye’nin Müziği”, “Türk Mutfak Kültürü Mirası”, “Türklerde Giyinme Kültürü”, “Türk Edebiyatının Önemli Dönemleri ve Eserleri”, “Türk Dünyasının Özel Gün Kutlamaları ve Gelenekleri”, “Türk Sineması” ve “Türk El Sanatları” başta olmak üzere 15 başlık altında Türkiye’nin eşsiz kültürel değerlerine yer verildi.

Eserin “Türk Müziğinin Tarihi ve Karakteristik Özellikleri” bölümünde yer alan karekodlar sayesinde okuyucular Türk müziği enstrümanlarını dinleyebilme fırsatı bulacak.

“Türk Kültürünün ABC’si” adlı prestij eser İngilizce, Fransızca, Rusça ve Arapçaya tercümeye edilerek tüm dünyadan okuyucuların ilgisine sunulacak.

Türk kültürüyle ilgili çalışmalar yapan araştırmacılar, akademisyenler ve Türk kültürüne ilgi duyan yabancılar için “Türk Kültürünün ABC’si” eseri referans teşkil edecek.

Diğer Etkinlikler

Kazakistanlı dombra sanatçısı Arslanbek Sultanbekov ile Bosna Hersekli virtüöz Zeyd ...

Kazakistan'ın başkenti Astana'da "Kazak Bozkırlarında Oğuzların Tarihi Mirası" konulu fotoğraf sergisi sanatseverlerle...

Kazakistan'ın başkenti Astana'da "Kazak Bozkırlarında Oğuzların Tarihi Mirası" konulu fotoğraf sergisi sanatseverlerle...

Yunus Emre Enstitüsü (YEE), "Türk Dünyasının Kültürel Mirası Gagavuz Diyarı" projesini "Dede Korkut" ve...